ismailkayahocam
  GİRİŞ
 
Çocukların gözyaşları & Özeleştiri Baba her zamanki gibi hınca hınç dolu bol kazançlı! ama yorucu bir gün geçirmişti. Lüks arabasının anahtarını şöyle uzaktan son moda dizi sahnelerinden fırlamış bir alıntıyla vestiyerin üzerine atarak içeri girdi .Ayakta duramıyordu Çünkü çok yorgundu bol kazançlı ! Ama yorucu bir gün geçirmişti. Her zamanki gibi elini yüzünü yıkayıp ayaküstü bir şeyler atıştaracak ve uykuya dalacaktı.Değil ailesiyle oğluyla ilgilenmek hergün kesintisiz yaptığı pc den borsa haberlerini izleme işini bile askıya alacaktı Çünkü çok yorgundu bol kazançlı ! Ama yorucu bir gün geçirmişti Oğlu belirdi karşısında hani doğduğu zaman sevincinden hemşireye ortadirek bir aile için küçük bir servet sayılabilecek miktardaki parayı bahşiş olarak verdiği oğlu Oğlu elinde havlu babasının elini yıkamasını beklerken babacım bana 5 tl verirmisin dedi Zaten babasıyla başka da bir yerde sohbet edecek ortam ve zaman bulamıyordu.Bir şey söyleyecekse ya yemekte yada babası lavaboda elini yıkarken söyleyebilirdi Git başımdan dedi oğluna çok yorgunum seninle uğraşamam evet doğruydu kendince haklıydı Çünkü çok yorgundu bol kazançlı ! Ama yorucu bir gün geçirmişti Çocuk ağlayarak odasına çıktı Baba evde en fazla haşir neşir olduğu yere buzdolabına yöneldi. Hanımının özenerek ve en sevdiği yemekleri seçerek hazırladığı sofraya bakmadı bile . Atıştırdı bir şeyler öylesine .Dolabı kapattı.Dolabın kapısındaki resme dikildi gözü . Oğlunun doğum günlerinden biriydi Ya ikincisi ya üçüncüsü oda hatırlayamadı.Ama biraz önce kırdığı o mink kalbi hatırladı . Üst kata çiktı.Oğlunun odasından içeri girdi.Ağlayarak uykuya dalan oğlunu okşayarak uyandırdı. Oğlum dedi neden istedin şu beş lirayı anlat bakalım .Yarı uykulu gözleri dolu dolu ama babasını karşısında görünce çok mutlu herşeyden önemlisi umutlu bir halle babasına döndü Sen ver baba. Sen ver dedi . Bana çok lazım o para . Babası elini cebine atıp beşliği oğluna verdi. Biraz olsun vicdan azabı geçmişti. Oğlu yastığın altından bir tomar para çıkardı.Babasının verdiği son beşliği de üzerine koyup babasına uzattı. Babacım dedi sevgili babacım. .Annemden öğrendim ki sen günde şu kadar kazanıyormuşsun.Öğretmenimden sordum öğrendim günde bu kadar para kazanan bir adam saatte şu kadar kazanırmış.Senin verdiğin bu son beşlikle aylardır biriktirdiğim para aşağı yukarı yüzelli tl oldu ki buda senin bir saatte kazandığına tekabül ediyor Al bu parayı ne olursun bana bir saatçiğini ayır. Parasıylada olsa bir saatçiğini Canım babam güzel babam Adam bol kazançlı ama çok yorucu bir gün geçirmişti uyuyacaktı ama biricik oğlunun onu zaten sürekli içinde olduğu gaflet uykusundan uyandıracağından haberi yoktu . Uyandı dünyaya yeni gelen bir çocuğun yorgunluğu ve ağlamasıyla uyandı.Gözünden dökülen gözyaşlarını silerek , oğluna sarılarak uyandı .İşyerindeki elemanları aradı yarın işe gelmeyeceğini söyledi oğlunun yanına uzandı Bu hikaye bir çocuğun gözyaşının hikayesidir hikayenin yaratıcısı ben değilim şimdilerde hatırlamadığım bir kitaptan okuduğum aklımda kalan ve girdiği yerden çıkacağı hiç mümkün olmayan bir hikaye . Ama ne kadar hayatın içinden ne kadar bizden bir hikaye değil mi Bir otun büyüyüp gelişmesi için bile toprak gibi hava gibi su gibi bir çok etkenin entegre ve organizasyonel bir birliktelikle elele vererek çalışması gerekmez mi . Bir insanın sağlıklı gelişimi iyi bir kişilik kazanması ailesine akrabalarına doğaya ama her şeyden önce kendine faydalı bir birey olması için en başta ben olmak üzere biz babalar ve anneler üzerimize düşen görevleri ne kadar yerine getirebiliyoruz Çocuklarımıza ne kadar vakit ayırabiliyoruz Hepimizin sorgulaması gerekmez mi bunu Anneler için evin temizliği akşam veya sabah yemeği yada ne bileyim halının temizliği kocasının kendisine olan ilgisi çilt bakımı yada buzdolabının doluluğu mobilyaların beyaz eşyaların tamlığı kadar önem verebiliyor muyuz çocuklarımıza Feriha kadar tanıyormuyuz onları yada Fatmagül’ün suçunun ne olduğunu düşünürken çocuklarınızın olumsuz davranışlar göstermesinin nedenlerini düşünüyor çözümler arıyabibiliyor muyuz . Biz babalar bizler ne kadar vakit ayırabiliyoruz evlatlarımıza işimiz kadar patronumuz kadar işçimiz kadar öğrencimiz kadar müşterimiz kadar müdürümüz kadar önem verebiliyor muyuz Mesela mallarının satılması için sürekli reklam ve AR&GE stratejileri yapan tüccarlarımız gibi çocuklarımızın zengin bir kişilik sağlam bir kafa ve kalp kazanması için pilanlar yapabiliyor muyuz Sattığımız yada ürettiğimiz mallar kadar makineler kadar eşyalar kadar tanıyabiliyor muyuz onları . Sorsalar hepimiz onlar için yaşıyoruz aslında hayatımızı çocuklarımıza adamışız yalanının yada gerçeksede çelişkisinin yanında onlar için para biriktirmekten başka bir şeyle uğraşıyor muyuz .Onların gelecekteki ceplerini şişirmeye çalışırken akıllarını kalplerini boşalttığımızın farkındamıyız Onlara zaman ayırmadığımız zaman , kendilerine zaman ayıran! internet kafe sahiplerine nasıl yanaştıklarını görebiliyor muyuz Saat altı dan sonra hınca hınç doldurduğumuz kahvehaneler Biraz daha güzel boyandığı için adı cafe mertebesine terfi eden toplanma merkezleri Bahis salonları ve daha bilmem nereler nereler her biri bizleri ailelerimizden özellikle çocuklarımızdan koparıp gitmekteler Biz babalar doğurma çilesi, yedirme çilesi, temizleme çilesi, bizim kendi hizmetimizi yapma çilesi ni yüklemiş olduğumuz yetmemiş gibi EVİ DİŞİ KUŞ YAPAR YALANININ arkasına saklanarak evlatlarımızın eğitilmesi işini de eşlerimizin sırtına yüklüyoruz Al papazı ver kızı deyip fayans fayans okey taşlarını dizerken kahve köşelerinde hadi oğlum hadi oğlum diyerek gol atması için elin adamına oğlum derken cafelerde kendi evlatlarımıza oğullarımıza kızlarımıza oğlum kızım demeyi unutuyoruz Görmüyoruz o gözyaşlarını zaten çoğu zaman ya uyuyorlar eve döndüğümüzde yada kurumuş oluyor gözyaşları yüreklerinde Televizyonda gördükleri babalara yavrularının ellerini tutup parkta gezdiren sinamaya pastaneye götüren babalara hayranlık beslerken bizden uzaklaşıyor onlara onların çocuklarına imreniyorlar içten içten ve hissettirmeden Ders kitaplarında çocuklarıyla birlikte kitap okuyan gazete okuyan çocuklarıyla sohbet eden baba fotoğraflarını kesip defterlerinin arasında saklıyorlar.Bütün bunları yaşadıkça katılaşıyor pamuk yürekleri hırçınlaşıyor isyankar ve umursamaz oluyorlar.Derslerini de umursamıyorlar annelerini de hayatı da umursamıyorlar insanları da.Çocuk gözyaşlarıyla ıslanan yürekleriyle büyüyorlar İş pilanlarının ev pilanlarının haddi hesabı olmaz ne alınacak mobilyalar beyaz eşyalar biter ne ağırlanacak misafirler ne alınacak arsalar daireler nede arabalar .Bütün bu bitip tükenmek bilmeyen ihtiraslarımızın arasında bitip tükenen tek bir şey vardır oda midesi dolan ama kalbi ve ruhu sevgisizlikten dolayı boş kalan evlatlarımızdır onların kişilikleridir Sakın maddi gerekçelerle çocuklarımızla ilgilenemediğimizi mesela zaten üç beş kuruş kazanabildiğimizi kazandığımız ne ki ne verelim çocuklarımıza demeyin çünkü çocuklar büyükler gibi zor elde edilen şeylerle değil çok kolay çok ucuz çok minik şeylerle bile mutlu olabilirler Ellerini tutup onları parka götürmenin saçlarını başlarını okşamanın maliyeti yoktur onlara oğlum kızım bu günün nasıl geçti bir sıkıntın derdin varmı demenin maliyeti yoktur çocuklar çocuklarımız bu kadar küçük şeylerle bile mutlu olabilirler değerli olduğunu hissdebilirler onların tek derdi önemseniyor olmaları hayatlarımızın bir parçası olduklarını bilmeleri Yazımı bir anımla bitireyim Öğretmenliğimin ilk yıllarında sınıfta bir anket yapmıştım Sorulardan biri şuydu Babanız size en son ne zaman sarıldı ve öptü a )Bu sabah b ) Dün c ) bir hafta önce d ) kendiniz noktalı yere yazın soru çok netti cevaplarsa çok gerçek çok dobra ve çok tahrip ediciydi Hiç kimse a b veya c dememişti yüzde seksen öğrencilerimin bir ay iki ay yazdığını gördüm geri kalanlar ise bayram dan beri ki bayramdan hemen hemen on ay geçmişti on aydır bana sarılmadı öpmedi diyordu öğrencilerimin gerisi cevaplar karşısında yaşadığım çöküntüyü hayatım boyunca unutamayacağım .O günden sonra ders aralarında ellerimi tutmak için yarışan kedi gibi sokulup boynuma sarılmaya çalışan miniklerin yürek dokunuşlarını daha iyi anlıyorum ÇOCUKLARIN GÖZYAŞLARI nı onların yanaklarında değil yüreğimde hissediyorum.
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
  Bugün 2 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol